Vay seni Cerrahpaşa
İçmem suyundan içmem
Bir dahaki seneye
Yolcuda gelup geçmem
Yaş akar gözüm sızlar
Ne kalur gerisine
Herkesun bir dersi var
Durur içerisinde
“VAY SENİ CERRAH PAŞA…”
Emine TAŞTEPE
Gün ışımadan başlar sabah hastanede…Geceden kalma
karanlıklara uyanıverirsiniz. Gürültülü bir kapı açılışıyla açılır göz
kapaklarınız. Akşamdan kalma yorgunluklar, gece renginde bir elbise olur. Beyaz
önlüklü bir hemşirenin siyah sesi. Bıkkınlık…Yorgunluk…İsteksizlik…Bir maske
gibi asılı yüzlerinde. Ürküten bir maske. Sevimsiz bir maske. Şefkatsiz bir
maske. Merhametsiz bir maske…
Kalkmamak için direnir bedeniniz, ama kalkar. Uyanmamak için
direnir gözleniriz, ama uyanır. Beyaz önlüklü bir hemşirenin gözlerinde
hafiften bir korku girer içeri çünkü. Elindeki iğne korkutmaz asla. Korkutan bir azar cümlesidir. İğneden
daha çok batar, daha çok kanatır, daha çok can yakar.
Bazen yeni hemşire olmuş bir yüz. Kızınız gibi geliverir ilk
anda. Gülümsersiniz, kızınıza gülümser gibi. Sevmek istersiniz onu. Gözlerine
değdirmek bakışlarınızı. Saçlarının kıvrımına övgülerde bulunmak. Memleketini
sormak. Yaşını sormak. Okulunu sormak. Kızınızla konuşuyor gibi konuşmak. Şefkat
bohçanızdan ona da paylaştırmak. Ayakları üşümesin diye bir yün çorap hediye
etmek istersiniz.
Beyaz önlüklü yeni hemşirenin yüzünde renklerin en koyusu.
Gülümsemelerinizi sus!..turursunuz. Merhametinizi kalbinizin bohçasına acele
tıkıştırırsınız. Geriye çekersiniz şefkat çiçeklerinizi. Anne kokunuzu geriye
çekersiniz. Üzerine kurşuni bir örtü serersiniz. Kendinizi alırsınız kestane
rengi saçların buklelelerinden.
Çatık kaşları sabahın ilk ışıklarını gölgede bırakır.
İçinden “Ben bi şey yapmadım.” Desen de, suçluluk bir gömlek olur daim
giydiğin.Bi ihtiyaç hissettiğinde, içinde bin cümle kurarsın. Nasıl söylesem
kaygısıyla. Terslenmek ağırına gidiyor insanın. Azar yemek, incitiyor ruhunuzu.
İlgisizlik, küstürüyor yüreğinizin bahçesindeki bütün çiçekleri.